Dönüşüm
17 Haziran 2013 Pazartesi
Yıldırım Aşkı
İkisi de emin.
Birbirlerine bağlandıklarına bir anda.
Böylesi emin olmak güzel de
emin olmamak daha güzel.
Daha önce tanışmadıklarına göre
aralarında hiçbir şey olmadığını sanıyorlar.
Belki ta eskiden, yanyana geçtikleri sokaklar,
Koridorlar, basamaklar ne derler buna peki?
Sormak isterdim onlara,
anımsıyorlar mı acaba,
belki döner bir kapıda
hani bir gün yüzyüze?
Bir “özür dilerim” sıkışık kalabalıkta belki?
Ya da bir ses telefonda “yanlış numara”?
- ama biliyorum yanıtlarını.
Yo, anımsamıyorlar.
Uzun zamandan beri
Rastlantının onlarla oynaması
Şaşırtırdı kuşkusuz onları.
Ama hazır değil henüz,
onlar için yazgıya dönüşmeye
bir yaklaştırıp bir uzaklaştırıyor onları,
yollarını kesiyor,
kahkahasını tutup, bir kenara sıçrıyordu
rastlantı.
İmler vardı, belirtiler de,
varsın anlaşılmasınlar, ne var ki bunda?
Belki üç sene önce,
geçen salı belki
bir yaprak,
hani uçan omuzdan omuza?
Yitirilen, bir kenara kaldırılan bir şey vardı.
Çocukluğun çalılığında bir top belki, kim bilir?
Kapı tokmakları, ziller de vardı,
hani belki bir gün
dokunmanın örtüştüğü bir sonraki dokunmayla.
Emanette yanyana duran valizler belki.
Ya da aynı gece görülen tek bir düş,
kalkar kalkmaz belirsizleşen hani.
Her başlangıç çünkü
bir devamdır aslında,
olayların defteri ise
hep yarı açık durur.
Wislawa Szymborska
26 Ekim 2012 Cuma
mecburiyetten.
birgun beni, senı de yazmak zorunda bırakacaksın. terkedilen terkedeni yazacak, terketmeyenle. Yazı olacaksın, benımle kalmanın tek yolu bu. karakterler ve noktalamalar...
ve mecburum, senı herkesın yapacagım, olmak istediğin bu değil miydi? her okuyanın!
Orospunun tekı yapacagım, her okuyana vereceksin ne istiyorsa! karsı koyamayacksın! Kapak aralanacak ve kıvrımlar cıkacak ortaya.
dokunulacaksın!
uzerıne bı fıyat konulacak, 10 tl. 10 tlye kıtapçı raflarında, terli avuçları bekleyceksın. sen, bır defa okunduktan sonra babadan oğula da kalamayacaksın. orospuluğunun ömrü kısa. çünkü 3. hamurdan adi bir sayfasın. güneş görmeyeduracaksın, zamandan önce sararacaksın.
ve biliyorum bu orospulukla,
birgün beni, seni de yazmak zorunda bırakcaksın.
ve mecburum, senı herkesın yapacagım, olmak istediğin bu değil miydi? her okuyanın!
Orospunun tekı yapacagım, her okuyana vereceksin ne istiyorsa! karsı koyamayacksın! Kapak aralanacak ve kıvrımlar cıkacak ortaya.
dokunulacaksın!
uzerıne bı fıyat konulacak, 10 tl. 10 tlye kıtapçı raflarında, terli avuçları bekleyceksın. sen, bır defa okunduktan sonra babadan oğula da kalamayacaksın. orospuluğunun ömrü kısa. çünkü 3. hamurdan adi bir sayfasın. güneş görmeyeduracaksın, zamandan önce sararacaksın.
ve biliyorum bu orospulukla,
birgün beni, seni de yazmak zorunda bırakcaksın.
14 Ekim 2010 Perşembe
saygısız
Iyiki bakmisim sana
Sen bana bakmadan,
yoksa öyle hazir bekliyorken beni,
nasil yapardim ?
Sonra iyi ki oynamisiz,
Taniklari disinda kimsenin bilmedigi,
yasam eksik biçimindeyken
ve ortalik yerde
“nerde ?” dedi biri
Digeri sustu
kisa ve mesafesiz alindi soluk
Sargisizim
Saygisizim...
7 Ekim 2010 Perşembe
İlk Kitabım...
Arkadaşlarım, uzun süredir bloglarımda sizlerle yazılarımı paylaşamıyorum. Bunun sebebi ilk kitabım "Kıvrımlar" üzerine çalışıyor olmamdır. Yakında ilk kitabımı sizlerle paylaşacak olmamın heyecanını yaşıyorum. Sevgilerle...
20 Mayıs 2010 Perşembe
meleğim
bir yaz,
hayır bir yaz öğlesi
hani bilmem kaçında
kelebeğin kanatlarına nazikçe ve cesurca
dokunurken bahar esintisi
çırılçıplak çimlerde
yuvalarını yaparken mayıs karıncaları
düşünmek yapmaktan zor,
gülmek ağlamaktan...
orada burada mekan yaza süslenirken
ve nazlıyken gökyüzü
kısadan bir sağanak bırakırken esaretime
konuşmak, susmaktan zor,
anmak, serseri gibi hatırlamaktan...
yağmur, karanlığın küçük kardeşi buralarda
herşey, mesafelere katıyor
ama daha çok karanlık...
ve biliyorum küçülmekten başka yol yok
olduğum yerde uzaklaşmanın tek yolu bu
ve sonunda,
bir nokta iyidir,
herşeyin en yoğun olduğu...
işte bilmem kaçında
bir yaz akşamı
benliğim bir noktada,
hani biraz meleğim,
özlemek sevmekten zor
gelmek gitmekten...
hayır bir yaz öğlesi
hani bilmem kaçında
kelebeğin kanatlarına nazikçe ve cesurca
dokunurken bahar esintisi
çırılçıplak çimlerde
yuvalarını yaparken mayıs karıncaları
düşünmek yapmaktan zor,
gülmek ağlamaktan...
orada burada mekan yaza süslenirken
ve nazlıyken gökyüzü
kısadan bir sağanak bırakırken esaretime
konuşmak, susmaktan zor,
anmak, serseri gibi hatırlamaktan...
yağmur, karanlığın küçük kardeşi buralarda
herşey, mesafelere katıyor
ama daha çok karanlık...
ve biliyorum küçülmekten başka yol yok
olduğum yerde uzaklaşmanın tek yolu bu
ve sonunda,
bir nokta iyidir,
herşeyin en yoğun olduğu...
işte bilmem kaçında
bir yaz akşamı
benliğim bir noktada,
hani biraz meleğim,
özlemek sevmekten zor
gelmek gitmekten...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)